27 Ara 2010
yağmur sonrası
...
Yorgunluktan mı bu halim
Düşünmek bile zor
Kelimesiz geldiğim
Fikirler yol almaz
Dağınıklıktan mı bu halim
Durulmak artık zor
Geçmişte bitirdiğim
Hüznümde hal kalmaz
Dönüşmeden,
Değişmeden gün olmaz
Çare bulmaz
Soluklanmaz zaman
Yenilenmez yalan.
http://fizy.com/#s/1ah211
7 Kas 2010
9 Eki 2010
fotoğrafsız protesto
Evrensellikten bahseden insancıl(!) güruhların, onbinlerce insanın katledilişini basite indirgeyen bir anlayışı, "sanat evrenseldir" klasiğiyle yutturmaya çalışanlara KANMALARI, yalnızca hazımsızlıktır...
Sanatı "insanlıktan" bilen insanların(!) katledişlere ve tecavüzlere nasıl bir cevapları vardır bilmek isterdim...
uyumaya devam.
ben sende ülkemi sevdim...
ikimizde acemi birer aşıktık o zamanlar.
Sen yollarda eski bir aşka ağlıyordun,
bense kendimi usta sanıyordum bu işlerde.
Ve yağmur gibi akıp giden yıllardan,
geriye ne kaldığını bilmiyordum;
seni tanıyana kadar.
Ama farkındaydın yine de
ne zaman seninle olsam
tanıdık bir kuş cıvıltısıyla uyanırdım her sabah.
Şimdiyse kırılgan mektuplar yazıyorum;
hangi adrese göndereceğimi bile bilmeden.
Malumun olsun;
Ben sende ülkemi sevdim;
hüzün dolu yağmurlarla taşan
boynu bükük nehirleri...
Ben sende yolları sevdim
Dallarına hiçbir kuşun konmaya bile yanaşmadığı ağaçlarla kaplı yolları.
İkimizde acemi birer aşıktık aslında.
Ve çoğu defa ne yapacağımızı bilmeden
Serseri dolaşırdık sokaklarda...
4 Eki 2010
9 Tem 2010
anahtar
Yalan korkaklığın tortusudur.
Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma.
26 Haz 2010
siren
içindeydi canım kendim kırıp unuttum gizlice
kimler aldıysa bulup sakın geri getirmesin
beni kimler sorduysa
bizi görüp gülüp gitti deyin.
çekilin görmem körüm ben,
onun için bu dünyayı ben ezerim geçerim.
özümdür dönmem sözümden
bu yüzden bu dünyada ben sevilir severim...
25 May 2010
6 May 2010
i don't wanna stop
Is the end near, when is the final day
What's the future of mankind
How do I know, I got left behind
Everyone goes through changes
Looking to find the truth
Don't look at me for answers
Don't ask me
I don't know
How am I supposed to know
Hidden meanings that will never show
Fools and prophets from the past
Life's a stage and we're all in the cast
Ya gotta believe in someone asking me who is right,
Asking me who to follow, don't ask me,
I don't know,
I don't know
I don't know
I don't know
Nobody ever told me I found out for myself
Ya gotta believe in foolish miracles
It's not how you play the game
It's if you win or lose you can choose
Don't confuse win or lose, it's up to you
It's up to you - it's up to you - it's up to you
People look to me and say
Is the end near, when is the final day
What's the future of mankind
How do I know, I got left behind
Everyone goes through changes
Looking to find the truth
Don't look at me for answers
Don't ask me
I don't know
How am I supposed to know
Hidden meanings that will never show
Fools and prophets from the past
Life's a stage and we're all in the cast
Ya gotta believe in someone asking me who is right,
Asking me who to follow, don't ask me,
I don't know,
I don't know
I don't know
I don't know
1 May 2010
26 Nis 2010
nereyi göstersem parmaklarımla
orası şapkalar yüklü bir vagondur,
nerede daralmış görsem bir adamı
akşamın güzel buğusunda eli-ayağı tutulmuş
bir çiçeğe uzanırken utandığını görsem
işte iğrentim yayılıyor derim, işte sırtlanlar soluyor ellerimde
kuşlar çoktan kapamışlar tarlalarını.
O zaman bir üzünç aralığında - herkes gibi - başlar korkum.
Ey irin mutluluğu!
Ey durmayıp ağrıyan kemiği usumun!
Uğunursam beni hazdan delirten hayvanın ortasında
ben koşarken derelerde birikirse çocukluğum,
piçliğim birikirse sesimin o hıncahınç boşluğunda
coşkunun en sağlam atıyla geliyorum
sövgüm büyüyor, ağartıyor günümü.
TAN! Ölü bir keçiyle saçlarımı taramanın vaktidir
sarı bir bilincin ötesini ellemek istemenin
bir üzüm aralığındayız artık TAN!
savulun, çıplaklığım geliyor ardımdan.
25 Nis 2010
yanılgı
19 Nis 2010
15 Nis 2010
10 Nis 2010
yüzleşme
5 Nis 2010
büyüme; aklın varsa büyüme çocuk.
eninde sonunda boğulacaksın...
4 Nis 2010
26 Mar 2010
du hast
14 Mar 2010
10 Mar 2010
3 Mar 2010
15 Şub 2010
13 Şub 2010
7 Şub 2010
verdim ona canımı gitti
hiç durma, bağır:
kaçan bir kul gördünüz mü ey insanlar, de,
tertemiz kokan bir kul gördünüz mü,
ay parçası bir yüzü var,
baştanbaşa fitne.
savaş vakti tez gider, de , tellal,
barış vakti uysal olur, de.
nerde bir topluluk görürsen, tellal,
hiç durma, bağır:
ince boylu, güler yüzlü, tatlı sözlü,
tez canlı, çevik bir kul gördünüz mü?
sırtında bir al kaftan taşıyor.
kucağında bir rebap, elinde bir yay var, de , tellal,
çaldığı hep güzel, hep sıcak havalar, de.
nerede bir topluluk görürsen, tellal,
hiç durma, bağır:
onun bağından bir meyva devşiren var mı ey insanlar, de,
onun gül bahçesinden bir demet gül deren var mı?
iş ki çıksın bir habercik getirsin biri ondan bana, tellal
çıksın biri ondan bana bir şeyler desin iş ki,
söyle, verdim canımı ona gitti, telal,
verdim ona gitti.
tamamlanamamış düşler
(676) Ey Parlak Dolunay! Senin o keman kaşlarından gönül ok darbeleriyle kırılmış, kanlarla dolu bir şişe halini alır. Bilmem ki gönüle, şişeye, kana benzer alemde ne var, dedim. Hemen dolu kadehi kaldırdı, al dedi.
(677) Saki! Bana katıksız şarap getir!. O özgür insanlara taze can veren iksirden getir! Diyorsun ki, feleğin bu dönüşünden bir rüzgar kopacaktır. Sen, o rüzgar esinceye kadar bâde getir bize!
kirli bir fotoğraf
Gökyüzü bu ayrılığı çekseydi,
Padişah bu acıyı duysaydı;
Göz gece demez gündüz demez ağlardı,
Gökyüzü yıldızlarla, güneşle, ayla ağlardı
Gece demez gündüz demez ağlardı.
Padişah bakardı tacına, tahtına, tolgasına, kemerine,
Gece demez gündüz demez ağlardı.
Gül bahçesi güzün geleceğini duysaydı,
Uçan kuş avlanacağını bilseydi,
Gül bahçesi hem güle hem dala ağlardı,
Uçan kuş uçmaktan vazgeçer ağlardı,
Zaloğlu bu zülmü görseydi,
Ecel bu çığlığı duysaydı,
Cellâdın yüreği olsaydı;
Zaloğlu savaşa, yiğitliğe ağlardı,
Ecel kendine bakar ağlardı,
Cellât, yüreği taş olsa, ağlardı.
Tabut, içine gireni bilseydi,
Hayvanlarda bir parça akıl olsaydı;
Tabut omuzda giderken ağlardı
Öküzler, beygirler, kediler ağlardı.
Ölüm acılarını gördü bu can,
Koyuldu işte böyle ağlamaya.
Olanlar oldu, gitti dostum benim.
Şu dünya bir altüst olsa, ağlasa yeri var.
Öylesine topraklar altında kalmışım.
bir üç beş
Bağır bağır bağır bağırıyorum.
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum...
O diyor ki bana:
- Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem gibi yana yana...
"Deeeert çok,
hemdert yok"
Yürek-
-lerin
kulak-
-ları
sağır...
Hava kurşun gibi ağır...
(nazım)